Bir Galatsaray-Fenerbahçe maçı daha geride kaldı kalmasına, ama bu derbi de futbolla değil kavgayla, kartlarla ve hakem kararlarıyla akıllarda yer edecek.Dün gece bir Beşiktaş taraftarı olarak televizyon başına kurulduğumda “Şu kazansın” gibi bir düşünceden ziyade iki tane iyi takımın iyi futbol oynadığı bir maçını izlemeyi bekliyordum. Maçtan önce puan farkının büyüklüğü bir takım açısından stresi azaltması gerekirken sert başlayan maçla beraber özellikle Melo-Emre düellosu ve ona ayak uyduran diğer oyuncularla ilk yarım saatte maç gole rağmen kontrolden çıktı.
Oyuncular zaman zaman tatlı-sert’i aşan bir noktaya gidebilir, işte o noktada hakemin devreye girmesi beklenir. O oyunculara hem hakim hem de vicdan olması beklenirken maçın hakemi Bülent Yıldırım olaylar karşısında şok geçirip zamanında müdahale edemedi. Sertlik devam etti ve ilk kaybeden Emre oldu. Hatasının farkına varan hakem ise kendini “kurtaracak” anı ancak maçın sonunda itiraz etmeye çalışan Melo’yu atarak bulduğunu sandı.
Melo ve Emre sert oynayabilirler, hakem yanlış kararlar verebilir, ama maçın bu noktaya geleceğini herkes görürken kimsenin müdahale etmemesi gecenin en büyük kaybıydı.
Yazımın sonunda da bir kaç cümle Selçuk İnan’a geliyor. Her hareketini eleştiren Mancini ve düşen performansınla sana kızan tribünler haksızlık yapıyor olabilirler. Fakat bir takımın kaptanı da sahayı böyle terketmemeli. Umarım sıkıntılarına çare bulunur, umarım taraftarınla barışırsın, çünkü sen en azından milli takıma daha çok şeyler katacaksın.